Pavyon

Yinka Ilori’nin Berlin’deki Reflection in Numbers pavyonu, aynalar ve Batı Afrika’dan ilham alan calabash enstrümanlarıyla spor dünyasındaki ırkçılık ve kişisel sorumluluk üzerine güçlü bir deneyim sunuyor.

Studio Carraldo’nun Lunano’da tasarladığı Cappella del Suono, ahşap lamellerle rüzgârın sesini yakalayan hafif bir pavyon. Doğa, gölge ve sesle bütünleşiyor.

Færderbiennalen kapsamında tasarlanan Vessel, Norveç’in Slottsfjellet arkeolojik alanında yer alan geçici bir mimari enstalasyon. Doğaya zarar vermeyen yapısıyla, tarih ve çevreyle etkileşim kuran bir keşif alanı yaratıyor.

Alvisi Kirimoto’nun tasarladığı TAM TAM, ziyaretçilerin sütunları hareket ettirdiği, ilişki kurduğu ve alanı dönüştürdüğü canlı bir mimari deneyim sunuyor. Geri dönüştürülmüş plastikten üretilen yapı, dönüşümün hem fikrini hem malzemesini temsil ediyor.

Plaza de los Espejos pavilyonu, Santiago’daki terk edilmiş bir üçgen meydanı; zemin boyaması, kent mobilyaları ve yansıtıcı bir çatı ile canlandırarak çok işlevli bir kamusal mekâna dönüştürüyor.

Google’ın Charleston East kampüsünde yer alan The Orb., ultra ince alüminyum yapısıyla ışık ve deneyimi buluşturan bir açık hava pavyonu. Hem çalışanlara hem halka hitap eden bu etkileyici yapı, oyun ruhuyla şekillenmiş bir etkileşim alanı sunuyor.

Sir Peter Cook’un LEGO Group iş birliğiyle tasarladığı Play Pavilion, oyunun yaratıcı gücünü kamusal alana taşıyan interaktif bir sanat yapısı. Serpentine Galerisi tarafından Dünya Oyun Günü’ne özel hayata geçirilen bu pavyon, her yaştan ziyaretçiyi hayal gücünü keşfetmeye davet ediyor. Oyun, burada mimariyle buluşuyor ve şehre yeni bir soluk getiriyor.