Plaza de los Espejos: Renkli Bir Kamusal Pavilyon Deneyimi

Şili’nin Santiago kentindeki Las Condes Belediyesi sınırlarında yer alan bir “şehir artığı” alan, yaratıcı bir müdahale ile yeniden tanımlanıyor. Plaza de los Espejos, kamu ve özel sektör iş birliğiyle hayata geçirilen dört temel unsurdan oluşan bir dönüşüm projesi: mevcut bir meydan, zemin boyaması, yeni kent mobilyaları ve çelikten bir örtü.

Bir Üçgenin İçinde Yeni Bir Hayat

Proje alanı, yeraltına alınan Manquehue Caddesi’nin yarattığı “kentsel ada” durumundan dolayı, üç yoğun araç yolunun arasında sıkışmış ve yaya bağlantısından kopmuş bir üçgen meydan şeklinde. Zemin, sekiz beton saksı ve ortalarında ağaçlar ile geometrik döşeli bir taş kaplamadan oluşuyordu. Yani aslında kendine ait ama işlevsiz bir boşluktu.

Pavilyonunun Kimliği

Meydanın zeminine uygulanan renkli boyama, bu geometrik altyapıya oturtulmuş yeni bir üçgen ve yamuklar düzeni sunuyor. Kullanılan renk paleti ise otomobil markası SEAT’in Barcelona gökyüzünden ilham alarak oluşturduğu Pantone’lardan seçilmiş. Böylece pavilyon, sadece mekânsal değil, görsel bir hafıza da yaratıyor.

Kent Mobilyası Değil, Şehir Sahnesi

Kontrplaktan üretilen kent mobilyaları, zemin deseninin uzantısı gibi düşünülmüş. Üç farklı yükseklikten oluşan bu uzun şerit; oturmak, yemek yemek, dans etmek, kaykay yapmak, sohbet etmek gibi planlanmamış çok sayıda aktiviteye olanak sağlıyor. Üç renkli (kırmızı, turuncu, sarı) bu mobilyalar, alanın kalbinde sürekli değişen bir çizgi gibi duruyor.

Fotoğraflar: Gonzalo Zuniga, Feliğe Ugalde

Gökyüzünü Yansıtmak: Çelikten Bir Örtü

Tasarımın en çarpıcı ögelerinden biri, yansıtıcı paslanmaz çelikle kaplanmış bir çatı. Bu örtü, hem alanı gölgeleyerek koruma sağlıyor, hem de kullanıcıları ve zemindeki desenleri yansıtarak yeni bir görsel oyun alanı sunuyor. Tasarımı, Norman Foster’ın Vieux Port de Marseille ve b720’nin Encants Barcelona Pazarı projelerinden esinlenerek oluşturulmuş.

Ayrıca çatının eğimi sayesinde yağmur suları doğrudan saksılardaki ağaçlara yönlendiriliyor. Bu da sürdürülebilirlik açısından düşünülmüş etkileyici bir detay: yağmur suyu döngüsüne katılıyor ve doğaya geri veriliyor.